BİRLİKTE KONFOR ALANINDAN ÇIKALIM MI? :)
- İlker Güneş
- 6 Ara 2020
- 2 dakikada okunur
-Kim çıkmak ister konfor alanından?
-Buna cesareti olanlar.
Yeni bir fikrin hayata geçebilmesinin en önemli yollarından biri yıllarca emek verdiğiniz, üzerine titrediğiniz, kendi ellerinizle yarattığınız minik cennetiniz olan konforlu, çiçekli alanınızdan çıkmanızdır.
Bu sahte cennet aslında size güvenli gözüken bir iş yapma alanı gibi gelse de özünde sizi değişime karşı koruyamayan şekerden parmaklıklarla çevrili bir kafesten başkası değil.
Bir fikrin bulunması mı daha önemli yoksa onun hayata geçirilmesi mi sorusunun cevabı da bunun içinde gizli aslında. İnsan doğası gereği kolaya kaçmayı sever. Bir fikrin aklınıza gelmesi kısmen kolaydır ama onu hayata geçirmek için öğrenmek, araştırmak, çabalamak, azimle çalışmak, sabretmek gereklidir. Kolaylıklardan kaçmak, kendi dünyanın dışında bir şeylerin arkasında durmak, insanları ya da organizasyonları bu harekete ortak etmek gereklidir. İşte insanoğlunun çoğunu burada kaybediyoruz. Çünkü yıllarca aynı işi yapmış birinin yerine gelip yine yıllarca aynı işi yapmak harika bir kaçış rampasıdır iş dünyasından.

Fakat artık durum pek de bizim bildiğimiz şekilde ilerlemiyor. Şirketlerin ayakta durabilmesi ya da yıllarca süre gelen pazar lideri konumlarını koruyabilmeleri için değişime, dönüşüme ayak uydurmaları değil öncülük etmeleri, örnek alınmaları gereken bir döneme giriyoruz.
Dünyayı, insanlığı ve ticareti etkileyen en önemli inovasyonlar son 20 yılda gerçekleşmiş durumda. Ateş ve tekerlekle başlayan inovasyon dünyasında bugün yapay zekayı, sürücüsüz araçları, blockchain’i artık kahve molalarında konuşur hale geldik. Bize bundan 15 yıl önce uzay mekiği sürmek gibi gelen internetten alışveriş kavramı şu an toplam ticaretin %30’una gelmiş durumda. Yarının dünyasında insan & robot iş birlikleri sabah kahvaltısı kadar doğal gelmeye başlayacak. Bir çoğumuz farkında olarak ya da olmadan paramızın çoğunu dijital olarak harcamaya başladık bile. Evlerimizi kendi kendine gezen süpürgeler süpürmeye başlıyor. Özetle çember daralıyor gibi gözükse de aslında genişliyor.
Bu durumda aynı şeyleri yapmaya devam ederek geleceği inşa etmek pek mümkün olmayacak. Oyun alanının dışında kimse kimseye çiçekli bahçeler vaat edilmiyor etmiyor ama yeterince araştırıp, azim ve sabırla çalışırsak çoğu zaman tünelin ucundaki ışığı görmek mümkün. Bunun için o cennet bahçesinden çıkıp o rahatsızlığın verdiği özgürlüğü tatmak gerekiyor. Bazen küçük adımlarla ilerlemek bazen de kocaman kocaman adımları korkmadan atmak.
Bu değişime öncü olmak için yöneticilerin ekiplere, şirketlerin yöneticilere, yatırımcıların da şirketlere bu alanı vermesi ya da alınmasına müsaade etmesi oldukça önemli.
Çok büyük ölçekli şirketlerin startuplaşması bugün bir çok şirkete hayal gibi gelse de önümüzdeki 10 yılın çalışma modeli bu olabilir. IT’den satışa, satıştan pazarlamaya, pazarlamadan finansa kendi şirketinin yaptıklarını alt üst edebilen (disruptive), sorgulayabilen ve bunlarla gelişen yapılar ve insanlar geleceğin en büyük öncüleri olacak. Benim öğreneceğim bir şey kalmadı diyen insan da, organizasyon da, şirketler de büyümelerini sınırlamış olacaklar. Aksine hem şirket içi hem de şirket dışında bu kendi küçük potansiyeli büyük arkadaşlardan öğreneceğiz.
Özetle konfor alanından sadece bir kişinin çıkması değil, bir insanın, bir ekibin, bir organizasyonun, bir şirketin, bir bakış açısının çıkması asıl önemli olan. İnovasyon ilk başta can acıtıyor gibi gözükse de birlikte gideceğiniz yerde şu anki bahçenizden çok daha büyük ve çok daha güzeli sizi bekliyor olacakJ
Kommentare