Gözlerim kapalı ama sanki bir aynadan izliyorum bütün tesadüfleri.
İç içe geçiyor ellerimiz ve birebir denk geliyor parmaklarımız, bu bile uyumlu diyorum içimden, her bulduğum detayda onaylıyorum bizi. Ama bu kadar akıl dolu değilim aslında, başım da yeni çekilmiş cigara tuhaflığı ve hafif bir sersemlik eşlik ediyor bana.
Nerdeyim ben?
Sıcak, sıcacık ve efsunlu bir nefes kayıyor boynumdan yukarı. Bu kadarına bile razıyken bu hiç bilmediğim hisler dudağıma teğet geçip, elmacık kemiklerimin üzerinden havaya karışıyor. Yazık etmemek için daha da sokuluyorum yanaklarına. O an dışımdan akıyorum bacaklarıma doğru. Gözlerim kapalı, gözlerim o kadar açık ki. Hiç bir şey bozulsun istemiyorum.
İçimde pek aşina olmadığım bir heyecan var, bir kıpırtı, bir gün doğumu mutluluğu gibi ama hepsinden biraz biraz karıştırmışlar sanki.
İyice karışıyor her şey.
Esir düşmüşüm sanki sana ama bile isteye, öyle zorla falan değil. Hesap sormaya gelmişim gibi rol kesip beni yakala diye beklemişim. Olduğum yerden zerre kıpırdamak istemiyorum. Aksine zincire vursunlar, prangalar taksınlar istiyorum senin topraklarına. Nefes alabiliyorum burada ilk defa.
Çok renkli her şey ve bir o kadar ışıltılı.
Karnımdaki kelebekleri elinle sakinleştiriyorsun, ben buradayım der gibi, bir kuşun kanadını okşar gibi yavaş ve dikkatli. Kimse yok, hiç kimse yok bence çünkü hiç ses duymuyorum. İki kişilik bir dünya yaratmışız bilmeden. Biliyorum geçici, biliyorum acıtacak ama korkmuyorum. Şu an var bir tek. Gerisini unuttum.
Gerisi neydi?
Seninle sonsuza dek sarılmak umudum.
(Heykel : Ozan Ünal)
Comments